25/05 Eyüp 38-42
[tr] Eyüp 38-42
38:1 RAB kasırganın içinden Eyüpü şöyle yanıtladı:
2 ‹‹Bilgisizce sözlerle
Tasarımı karartan bu adam kim?
3 Şimdi erkek gibi kuşağını beline vur da,
Ben sorayım, sen anlat.
4 ‹‹Ben dünyanın temelini atarken sen neredeydin?
Anlıyorsan söyle.
5 Kim saptadı onun ölçülerini? Kuşkusuz biliyorsun!
Kim çekti ipi üzerine?
6 Neyin üstüne yapıldı temelleri?
Kim koydu köşe taşını,
7 Sabah yıldızları birlikte şarkı söylerken,
İlahi varlıklar sevinçle çığrışırken?
8 ‹‹Denizin ardından kapıları kim kapadı,
Ana rahminden fışkırdığı zaman;
9 Ona bulutları giysi,
Koyu karanlığı kundak yaptığım,
10 Sınırını koyduğum,
Kapılarıyla sürgülerini yerleştirdiğim,
11 ‹Buraya kadar gelip öteye geçmeyeceksin,
Gururlu dalgaların şurada duracak› dediğim zaman?
12 ‹‹Sen ömründe sabaha buyruk verdin mi,
Şafağa yerini gösterdin mi;
13 Yeryüzünün uçlarını tutsun,
Oradaki kötüler silkilip atılsın diye?
14 Mühür basılan balçık gibi biçim değiştirir yeryüzü,
Giysi kıvrımları gibi göze çarpar.
15 Kötülerin ışıkları alınır,
Kalkan kolları kırılır.
16 ‹‹Denizin kaynaklarına vardın mı,
Gezdin mi enginin diplerinde?
17 Ölüm kapıları sana gösterildi mi?
Gördün mü ölüm gölgesinin kapılarını?
18 Dünyanın genişliğini kavradın mı?
Anlat bana, bütün bunları biliyorsan.
19 ‹‹Işığın bulunduğu yerin yolu nerede?
Ya karanlık, onun yeri neresi?
20 Onları yerlerine götürebilir misin?
Evlerinin yolunu biliyor musun?
21 Bilmediğin şey yok zaten,
Çünkü onlarla aynı zamanda doğmuştun!
O kadar yaşlısın!
22 ‹‹Karın ambarlarına girdin mi,
Dolunun ambarlarını gördün mü?
23 Ben onları sıkıntılı günler için,
Kavga ve savaş günleri için saklıyorum.
24 Nerede ışığın dağıtıldığı,
Doğu rüzgarının yeryüzüne saçıldığı yere giden yol?
25 Kim sellere kanal,
Yıldırımlara yol açtı;
26 Kimsenin yaşamadığı toprakları,
İnsanın bulunmadığı çölü sulasın diye;
27 Kurak ve ıssız yeri doyursun,
Ot bitirsin diye?
28 Yağmurun babası var mı?
Çiy damlalarını kim yarattı?
29 Buz kimin rahminden çıktı?
Göklerden düşen kırağıyı kim doğurdu,
30 Sular taş gibi katılaşıp
Enginin yüzü donunca?
31 ‹‹Ülker yıldızlarını bağlayabilir misin?
Oryonun bağlarını çözebilir misin?
32 Mevsimlerinde çıkartabilir misin takımyıldızları?
Büyük ve Küçük Ayıya yol gösterebilir misin?
33 Biliyor musun göklerin yasalarını?
Tanrının yönetimini yeryüzünde kurabilir misin?
34 ‹‹Başına bol yağmur yağsın diye
Bulutlara sesini duyurabilir misin?
35 Varıp da, ‹Buradayız› desinler diye,
Şimşekleri gönderebilir misin?
36 Kim mısırturnasına bilgelik,
Horoza anlayış verdi? sezdikleri sanılırdı. Bu iki sözcük ‹‹yüreğimiz›› ve ‹‹aklımız›› anlamına da gelebilir.
37 Kimin bulutları sayacak bilgisi var?
Kim göklerin tulumlarını boşaltabilir,
38 Toprak sertleşip
Parçaları birbirine yapışınca?
39 ‹‹Dişi aslanlar için sen avlanabilir misin,
Genç aslanların karnını doyurabilir misin,
40 İnlerine sindikleri,
Çalılıkta pusuya yattıkları zaman?
41 Kuzguna yiyeceğini kim sağlıyor,
Yavruları Tanrı'ya feryat edip
Açlıktan kıvrandığı zaman?
39:1 ‹‹Dağ keçilerinin ne zaman doğurduğunu biliyor musun?
Geyiklerin yavruladığı zamanı sen mi gözlüyorsun?
2 Sen mi sayıyorsun doğuruncaya dek geçirdikleri ayları?
Doğurdukları zamanı biliyor musun?
3 Çöküp yavrularını doğurur,
Kurtulurlar sancılarından.
4 Güçlenir, kırda büyür yavrular,
Gider, bir daha dönmezler.
5 ‹‹Kim yaban eşeğini başı boş gönderdi,
Kim bağlarını çözdü?
6 Yurt olarak ona bozkırı,
Barınak olarak tuzlayı verdim.
7 Kentteki kargaşaya güler o,
Sürücünün bağırdığını duymaz.
8 Otlamak için tepeleri dolaşır,
Yeşillik arar.
9 ‹‹Yaban öküzü sana kulluk etmek ister mi?
Geceyi senin yemliğinin yanında geçirir mi?
10 Sabanla yarık açsın diye ona bağ vurabilir misin?
Arkanda, ovalarda tırmık çeker mi?
11 Çok güçlü diye ona bel bağlayabilir misin?
Ağır işini ona bırakabilir misin?
12 Ekinini getireceğine,
Buğdayını harman yerinde toplayacağına güvenir misin?
13 ‹‹Devekuşunun kanatları sevinçle dalgalanır,
Ama leyleğin kanatları ve tüyleriyle kıyaslanamaz.
14 Devekuşu yumurtalarını yere bırakır,
Onları kumda ısıtır,
15 Ayak altında ezilebileceklerini,
Yabanıl hayvanlarca çiğnenebileceklerini düşünmez.
16 Yavrularına sert davranır, kendinin değilmiş gibi,
Çektiği zahmetin boşa gideceğine üzülmez.
17 Çünkü Tanrı ona bilgelik bağışlamamış,
Anlayıştan pay vermemiştir.
18 Yine de koşmak için kabarınca
Ata ve binicisine güler.
19 ‹‹Sen mi ata güç verdin,
Dalgalanan yeleyi boynuna giydirdin?
20 Sen misin onu çekirge gibi sıçratan,
Gururlu kişnemesiyle korku saçtıran?
21 Ayakları toprağı şiddetle eşer,
Gücünden ötürü sevinçle coşar,
Savaşçının üstüne yürür.
22 Korkuya güler, hiçbir şeyden yılmaz,
Kılıç önünde geri adım atmaz.
23 Ok kılıfı, parıldayan mızrak ve pala
Üzerinde takırdar atın.
24 Coşku ve heyecanla uzaklıkları yutar,
Boru çalınca duramaz yerinde.
25 Boru çaldıkça, ‹Hi!› diye kişner,
Savaş kokusunu, komutanların gürleyen sesini,
Savaş çığlıklarını uzaklardan duyar.
26 ‹‹Atmaca senin bilgeliğinle mi süzülüyor,
Kanatlarını güneye doğru açıyor?
27 Kartal senin buyruğunla mı yükseliyor,
Yuvasını yükseklere kuruyor?
28 Uçurum kenarlarında konaklıyor,
Sivri kayalar onun kalesi.
29 Oradan gözetliyor yiyeceğini,
Gözleri avını uzaktan seçiyor.
30 Onun yavruları kanla beslenir,
Leşler neredeyse, o da oradadır.››
40:1 RAB Eyüpe şöyle dedi:
2 ‹‹Her Şeye Gücü Yetenle çatışan Onu yola getirebilir mi?
Tanrıyı suçlayan yanıtlasın.››
3 O zaman Eyüp RABbi şöyle yanıtladı:
4 ‹‹Bak, ben değersiz biriyim,
Sana nasıl yanıt verebilirim?
Ağzımı elimle kapıyorum.
5 Bir kez konuştum, yanıt almadım,
İkinci kez konuşamam artık.››
6 RAB kasırganın içinden Eyüpü şöyle yanıtladı:
7 ‹‹Şimdi erkek gibi kuşağını beline vur da,
Ben sorayım, sen anlat.
8 ‹‹Adaletimi boşa mı çıkaracaksın?
Kendini haklı çıkarmak için beni mi suçlayacaksın?
9 Sende Tanrının bileği gibi bilek var mı?
Sesin Onunki gibi gürleyebilir mi?
10 Öyleyse şan ve şerefe bürün,
Görkem ve yücelik kuşan.
11 Gazabının ateşini saç,
Gururluya bakıp onu alçalt.
12 Gururluya bakıp onu çökert,
Kötüleri bulundukları yerde ez.
13 Hepsini birlikte toprağa göm,
Mezarda yüzlerini kefenle sar.
14 O zaman sağ kolunun seni kurtarabileceğini
Ben de kabul ederim.
15 ‹‹Seninle birlikte yarattığım Behemota bak,
Sığır gibi ot yiyor. bilinmiyor. Su aygırı, fil, timsah ya da soyu tükenmiş bir hayvan olduğu sanılıyor.
16 Bak, ne güç var belinde,
Karnının kasları ne güçlü!
17 Kuyruğunu sedir ağacı gibi sallıyor,
Sımsıkıdır uyluk lifleri.
18 Kemikleri tunç borular,
Kaburgaları demir çubuklar gibidir.
19 Tanrının yapıtları arasında ilk sırayı alır,
Yalnız Yaratıcısı ona kılıçla yaklaşır.
20 Tepeler ürünlerini ona getirir,
Bütün yabanıl hayvanlar yanında oynaşır.
21 Hünnap çalıları altında,
Kamışlarla örtülü bir bataklıkta yatar.
22 Hünnaplar onu gölgelerinde saklar,
Vadideki kavaklar kuşatır.
23 Irmak coşsa bile o ürkmez,
Güvenlik içindedir,
Şeria Irmağı boğazına dayansa bile.
24 Gözleri açıkken kim onu tutabilir,
Kim kancayla burnunu delebilir?
41:1 ‹‹Livyatanı çengelle çekebilir misin,
Dilini halatla bağlayabilir misin? olarak bilinmiyor. Timsah ya da soyu tükenmiş bir hayvan olduğu sanılıyor.
2 Burnuna sazdan ip takabilir misin,
Kancayla çenesini delebilir misin?
3 Yalvarıp yakarır mı sana,
Tatlı tatlı konuşur mu?
4 Seninle antlaşma yapar mı,
Onu ömür boyu köle edesin diye?
5 Kuşla oynar gibi onunla oynayabilir misin,
Hizmetçilerin eğlensin diye ona tasma takabilir misin?
6 Balıkçılar onun üzerine pazarlık eder mi?
Tüccarlar aralarında onu böler mi?
7 Derisini zıpkınlarla,
Başını mızraklarla doldurabilir misin?
8 Elini üzerine koy da, çıkacak çıngarı gör,
Bir daha yapmayacaksın bunu.
9 Onu yakalamak için umutlanma,
Görünüşü bile insanın ödünü patlatır.
10 Onu uyandıracak kadar yürekli adam yoktur.
Öyleyse benim karşımda kim durabilir?
11 Kim benden hesap vermemi isteyebilir?
Göklerin altında ne varsa bana aittir.
12 ‹‹Onun kolları, bacakları,
Zorlu gücü, güzel yapısı hakkında
Konuşmadan edemeyeceğim.
13 Onun giysisinin önünü kim açabilir?
Kim onun iki katlı zırhını delebilir? (bkz. Septuaginta), Masoretik metin ‹‹Kim çift gem takmak için ona yaklaşabilir?››
14 Ağzının kapılarını açmaya kim yeltenebilir,
Dehşet verici dişleri karşısında?
15 Sımsıkı kenetlenmiştir
Sırtındakifö sıra sıra pullar, Masoretik metin ‹‹Gurur duyduğu››.
16 Öyle yakındır ki birbirine
Aralarından hava bile geçmez.
17 Birbirlerine geçmişler,
Yapışmış, ayrılmazlar.
18 Aksırması ışık saçar,
Gözleri şafak gibi parıldar.
19 Ağzından alevler fışkırır,
Kıvılcımlar saçılır.
20 Kaynayan kazandan,
Yanan sazdan çıkan duman gibi
Burnundan duman tüter.
21 Soluğu kömürleri tutuşturur,
Alev çıkar ağzından.
22 Boynu güçlüdür,
Dehşet önü sıra gider.
23 Etinin katmerleri birbirine yapışmış,
Sertleşmiş üzerinde, kımıldamazlar.
24 Göğsü taş gibi serttir,
Değirmenin alt taşı gibi sert.
25 Ayağa kalktı mı güçlüler dehşete düşer,
Çıkardığı gürültüden ödleri patlar.
26 Üzerine gidildi mi ne kılıç işler,
Ne mızrak, ne cirit, ne de kargı.
27 Demir saman gibi gelir ona,
Tunç çürük odun gibi.
28 Oklar onu kaçırmaz,
Anız gibi gelir ona sapan taşları.
29 Anız sayılır onun için topuzlar,
Vınlayan palaya güler.
30 Keskin çömlek parçaları gibidir karnının altı,
Döven gibi uzanır çamura.
31 Derin suları kaynayan kazan gibi fokurdatır,
Denizi merhem çömleği gibi karıştırır.
32 Ardında parlak bir iz bırakır,
İnsan enginin saçları ağarmış sanır.
33 Yeryüzünde bir eşi daha yoktur,
Korkusuz bir yaratıktır.
34 Kendini büyük gören her varlığı aşağılar,
Gururlu her varlığın kralı odur.››
42:1 O zaman Eyüp RABbi şöyle yanıtladı:
2 ‹‹Senin her şeyi yapabileceğini biliyorum,
Hiçbir amacına engel olunmaz.
3 ‹Tasarımı bilgisizce karartan bu adam kim?› diye sordun.
Kuşkusuz anlamadığım şeyleri konuştum,
Beni aşan, bilmediğim şaşılası işleri.
4 ‹‹ ‹Dinle de konuşayım› dedin,
‹Ben sorayım, sen anlat.›
5 Kulaktan duymaydı bildiklerim senin hakkında,
Şimdiyse gözlerimle gördüm seni.
6 Bu yüzden kendimi hor görüyor,
Toz ve kül içinde tövbe ediyorum.››
7 RAB Eyüple konuştuktan sonra, Temanlı Elifaza: ‹‹Sana ve iki dostuna karşı öfkem alevlendi›› dedi, ‹‹Çünkü kulum Eyüp gibi hakkımda doğruyu konuşmadınız.
8 Şimdi yedi boğa, yedi koç alıp kulum Eyüpün yanına gidin, kendiniz için yakmalık sunu sunun. Kulum Eyüp sizin için dua etsin. Çünkü onun duasını kabul eder, aptallığınızın karşılığını vermem. Kulum Eyüp gibi hakkımda doğruyu konuşmadınız.››
9 Temanlı Elifaz, Şuahlı Bildat, Naamalı Sofar gidip RABbin söylediğini yaptılar. RAB de Eyüpün duasını kabul etti.
10 Eyüp dostları için dua ettikten sonra, RAB onu eski gönencine kavuşturup ona önceki varlığının iki katını verdi.
11 Bütün erkek ve kız kardeşleri, eski tanıdıklarının hepsi Eyüpün yanına gelip evinde onunla birlikte yemek yediler. Acısını paylaşıp RABbin başına getirmiş olduğu felaketlerden ötürü onu avuttular. Her biri ona bir parça gümüş, bir de altın halka verdi.
12 RAB Eyüpün sonunu başından bereketli kıldı. On dört bin koyuna, altı bin deveye, bin çift öküze, bin eşeğe sahip oldu.
13 Yedi oğlu, üç kızı oldu.
14 İlk kızının adını Yemima, ikincisinin Kesia, üçüncüsünün Keren-Happuk koydu.
15 Ülkenin hiçbir yerinde Eyüpün kızları kadar güzel kızlar yoktu. Babaları, kardeşlerinin yanısıra onlara da miras verdi. ağırlığı ve değeri bilinmeyen bir para birimiydi.
16 Bundan sonra Eyüp yüz kırk yıl daha yaşadı, oğullarını, dört göbek torunlarını gördü.
17 Kocayıp yaşama doyarak öldü.